Brezilya’nın ünlü şehri Rio De Janiero’ya 2006 yılının Ocak ayında Dışişleri Bakanı iken Abdullah Gül’le gelmiştik.
Türkiye’de kış ortası, burada yaz ortası.
Hiç unutmuyorum, paltolarla indiğimizde Rio’da, yaz sıcağında yanan, kızaran yüzümüz nedeniyle dönüşte Ankara’ya tuhaf bakışlara maruz kalmıştık.
Bu gelişimiz Allah’tan iklim şartlarının birbirinden çok da uzak olmadığı bir zamana denk geldi.
Biz sonbahardan kışa doğru yelken açarken, burada kış bitti yaza doğru ilerliyorlar. (Mayıs ayı gibi düşünün)
Çelişkilerin yoğun olduğu bir şehir Rio.
Bir tarafta neşeli, coşkulu, nev-i şahsına mahsus tepeleri, koyları olan özel bir şehir.
Öbür tarafta fakirliğin, hatta sefaletin diz boyu olduğu bir şehir.
12 milyon nüfuslu şehrin 10 milyonu ciddi anlamda yoksulluk çekiyormuş.
İnanılmaz derecede tehlikeli güvenlik ortamı var.
Açık alanlarda telefonları, cüzdanları, değerli eşyaları göstermememiz konusunda sık sık uyarıldık.
Birkaç gün önce inanılmaz bir gelişme olmuş.
Cumhurbaşkanı Lula Da Silva’nın konvoyundan bir araç gaspçılar tarafından çalınmış.
Yanlış duymadınız evet, cumhurbaşkanının konvoyundaki bir araç hareket halindeyken durdurulup gasp edilmiş.
Aslında büyük, güçlü bir ülke Brezilya.
Latin Amerika’nın ekonomik bakımdan açık ara en güçlü ülkesi.
Diğer Latin Amerika ülkelerinin hemen hemen tümünde olduğu gibi siyasi çalkantıları çok olan bir ülke aynı zamanda ama.
Her iki tarafı da iyi bilen birisine “Bizim Türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın bir benzeri de burada varmış doğru mu” diye sorduğumda, “Buradaki siyasi kutuplaşmanın yanında Türkiye’deki bir siyasi kutuplaşmadan bahsedilemez bile” cevabını aldım.
O biçim yani…
Şu an Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Lula Da Silva, dünyada yakından tanınan bir isim.
Ülkede uzun süre cumhurbaşkanı olmasına rağmen, bu görevden uzak kaldığı dönemde bir buçuk yıl hapis yatmışlığı var.
Zaten, siyasi savaşlar genellikle yargı üzerinden yürüyor.
Yargı sistemi giyotin gibi kullanılıyor siyasi hesaplaşmalar söz konusu olduğunda.
GEZİ OLAYLARININ AYNISI BREZİLYA’DA OLDUĞUNDA ERDOĞAN UYARMAK İÇİN LULA’YI ARIYOR
Lula Da Silva’nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la çok enteresan bir hikayesi var.
Buradaki büyükelçimiz Halil İbrahim Akça’dan bizzat dinledim.
2023 yılında kendisi güven mektubunu verirken, Lula (Genellikle ön ismiyle anılıyor) Brezilya basınının önünde, gülümseyen bir yüz ifadesiyle şöyle diyor:
“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan 2013’te olup bitenler konusunda beni arayıp uyarmıştı. Bunlar sıradan protestolar değil, hükümeti devirme amacı olan protestolar diye.”
Sonra da “Ama Lula geri döndü” diyor.
2022’de seçimlerle geri dönüşünü kast ederek.
ERDOĞAN’IN UYARISI LULA’YI ÇOK ETKİLEMİŞ
Lula’nın bahsettiği olay, 2013 Haziran ayında bizdeki Gezi olaylarının neredeyse tıpkısının aynısının yaşandığı Brezilya olaylarıyla alakalı.
Birbirine çok benzeyen yöntemlerin, şiddet eylemlerinin devreye sokulduğu eylemlerin Türkiye’de seçilmiş iktidarı alaşağı etme amacı taşıdığı çok açıktı.
Buradan hareketle o olup bitenleri tecrübesiyle Erdoğan, Lula’yı arayıp uyarma ihtiyacı hissediyor ve belli ki, Brezilya Cumhurbaşkanı üzerinde ciddi anlamda iz bırakan o uyarılar nedeniyle Lula Da Silva, Erdoğan’a karşı minnet duymaya devam ediyor.
Pazar akşamı yerel saatle 17.00, TSİ 23.00’te Rio’da bir araya geldiklerinde Lula Da Silva’la Erdoğan’ın kucaklaşma görüntülerini izlemediyseniz, bir de bu anlattıklarım çerçevesinde izleyin derim.
BREZİLYA VE TÜRKİYE İKİLİ İLİŞKİLERDE ÇOK DAHA FAZLASINI YAPABİLİR
Erdoğan bu ikili görüşmeye G-20 zirvesinin kendisi kadar önem verdi.
İçerik itibarıyla önemli de bir görüşme yapıldığını da söyleyebilirim
Özellikle iki alanda bir, sivil havacılık alanında, iki savunma sanayiinde yeni ve önemli bir iş birliği karşımıza çıkabilir.
Brezilya’nın sivil uçuşlarda kullanılan uçak üreten dünya çapında bir şirketi var.
Şimdiye kadar 8 binden fazla uçak üretmiş bu şirket.
İki lider arasında Türkiye ile ortak üretim konusu gündeme gelmiş ve her iki taraf da bu konu üzerine güçlü bir irade koymuş.
Türkiye’nin Savunma Sanayii alanında yaptığı büyük işlere de Brezilya tarafı yakın alaka gösteriyor.
Mesafeler uzak olsa da, ciddi bir takiple çok önemli ilerlemeler sağlanabilir şeklinde bir intiba edindim burada.
Uluslararası pek çok meseleye ortak bir pencereden bakılıyor olması da, iki ülke arasındaki münasebetlere pozitif bir hava katıyor.
Gazze’deki mezalim konusunda Türkiye ve Brezilya aynı şeyleri söylüyor.
2010’da İran’ın nükleer programıyla alakalı da iki ülke ortak bir tutum belirlemiş, o ortak tutumu bozmamak adına Erdoğan BM oylamasında başka türlü bir tercihte bulunması için kendisini arayan Obama’ya “Kusura bakmayın sözüm var” diyerek “hayır” cevabını vermişti.
Mehmet Acet / Rio De Janiero / Haber7