Mehmet Acet
Köşe Yazarı
Mehmet Acet
 

“Bu koltuğa iyice yerleşmezsen kaldırabilirler”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan randevu istemesi, Erdoğan’ın buna sıcak bir yaklaşımla yeşil ışık yakması iç siyasetin önemli tartışma konuları arasında girmiş durumda. Bu görüşme yakın bir zamanda gerçekleşecek. Neler konuşulacağından, içeriğinde neler olacağından bağımsız olarak bu gelişmenin iktidar ile muhalefet liderleri arasındaki diyalog/iletişim eksikliğini gidermeye dönük ‘normalleşmeye’ doğru bir adım olduğu da bir gerçek. Ancak şu da bir gerçek ki, bu problemin ortaya çıkmasının asıl müsebbibi Erdoğan değil, CHP oldu. Daha doğrusu bir önceki CHP yönetimi. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP, Erdoğan karşıtlığını aynı zamanda Erdoğan’la diyalogsuzluk biçiminde anlayıp, o şekilde hayata geçirdi. CHP çevrelerinde tabulaştırılan Beştepe’ye ayak basmama hali, bunu yapanlar açısından cehennemlik bir suç gibi lanse edildi. Bir ara, hatırlar mısınız, haksız yere kabağın Muharrem İnce’nin başında patladığı bir “Saray’a giden CHP’li” haberi bile ortaya çıkmıştı. Haberi yayanların da kasıtlı bir şekilde böyle yaptığı bir dezenformasyon örneği olarak. Dolayısıyla Özgür Özel’in Erdoğan’dan randevu istemesi aslında CHP’nin bu konudaki anormal halinin normale doğru evrilmesi anlamına geliyor. Bunun böyle olduğunu Kılıçdaroğlu, Özgür Özel üzerinde vesayet makamını temsil ediyormuşçasına yaptığı son paylaşım da teyit etmiş oldu zaten. Ne dedi Kılıçadoroğlu: “Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir..!” dedi. Doğrudan Özgür Özel’e dönük bir eleştiri… Oysa, kurultayı kaybettikten sonra öfkesini içine saklayıp, hem Özel, hem de onun kurultayı kazanmasına büyük katkı sağlayan Ekrem İmamoğlu ile ilgili açıktan eleştiri yapmaktan uzak bir dil kullanıyordu Kılıçdaroğlu. Bu, doğrudan, herhangi bir yoruma/tevile mahal vermeden yapılan bir eleştiri olmuş oluyor. ÖZEL’İN ELİ 31 MART SONUÇLARIYLA GÜÇLENDİ AMA… 4 Kasım kurultayı sonrası CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Özgür Özel için 31 Mart akşamına kadar ‘Eşbaşkan’ yakıştırmaları yapıldı. Kurultayı ‘delege avcılığı’ yaparak kendisine kazandıran isim olarak Ekrem İmamoğlu’nun gölgesinde bu misyonu yürütmekte olmasına bir gönderme olarak. Ancak dikkat ettiyseniz 31 Mart’tan bu yana bu ‘Eşbaşkan’ yakıştırmaları yapılmaz oldu. Niçin? 31 Mart’ta elde ettiği sonuç nedeniyle. Kimseye “Ben kazandım, benim sayemde CHP kazandı” deme imkanı vermeyen ama partiye “Biz kazandık” deme imkanı veren bir sonuç çıktı sandıktan. Buna İBB Başkanı İmamoğlu’da dahil. Salt ona özgü bir zafer olmuş olsaydı 31 Mart akşam ortaya çıkan, artılar ona, eksiler Özel’e yazılacaktı. Ancak CHP Türkiye genelinde birinci parti olarak öne çıkınca, İstanbul’daki başarı, Türkiye genelindeki başarılardan biri haline dönüşmüş oldu. Bu da partinin başında olması hasebiyle Özgür Özel’in eli güçlendirdi. 31 Mart sonrası, Özel’in önünde CHP Genel Başkanlığındaki pozisyonunu sağlamlaştıracak önemli bir zemin ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu isteme kararını da, parti içinde ipleri eline alma, elinde tutma çabalarının bir sonucu olarak yorumlamak mümkün. Hatta buna İmamoğlu’nun biraz bozulduğuna dair işaretler de karşımıza çıktı. İstanbul’da bir araya geldiği yabancı medya temsilcilerinden gelen Cumhurbaşkanı adaylığı ile alakalı soruya, “Bir önceki seçimden hemen sonra sizin gibi, ülkemize gelmiş basın mensubuna verdiğim cevabı vermemeyi ilke edindim. O da 'Allah bilir'di. O cevabı bile vermiyorum.” Şeklinde enteresan bir cevap verdi. İmamoğlu, 31 Mart sonrası, ülkeyi hızlıca kendisinin muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olacağı erken seçim iklimine sokmaya dönük hamleler yapmaya çalıştı. Ancak bu hamlelerin önünü de Özel kesti. Çünkü erken seçim çağrısı yapmadan önce yerine getirmesi gereken başka bir misyonu var Özel’in: Üzerindeki vesayetin etkisini azaltmak, CHP’nin muktedir Genel Başkanı haline gelmek. ÖZEL’İN İÇ SESİ: 23 NİSAN ÇOCUĞUNA YAPTIĞI KOLTUK TEMBİHİ… Şimdi bütün bunların üzerine, resmi tamamlayacak olan anekdota sıra geldi. 23 Nisan’da CHP Genel Başkanlığı koltuğuna Özel’in yerine oturan ilkokul çocuğuna Özel’in yaptığı tembih… Tam anlamıyla kendisinin iç sesini yansıtıyor gibiydi. "İsterseniz sırtınızı dayayın. Bu koltuktan iyice yerleşmezsen kaldırabilirler" Özel, 4 Kasım’da oturduğu koltuğa 31 Mart sonrası iyice yerleşmeye dönük adımlar atıyor. Erdoğan’dan randevu isteme kararında olduğu gibi, “Patron benim” demeye getiren adımlar… CHP Genel Başkanlığı koltuğuna sırtını dayamış durumda ancak iyice yerleşip yerleşemeyeceğini zaman gösterecek
Ekleme Tarihi: 27 Nisan 2024 - Cumartesi
Mehmet Acet

“Bu koltuğa iyice yerleşmezsen kaldırabilirler”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan randevu istemesi, Erdoğan’ın buna sıcak bir yaklaşımla yeşil ışık yakması iç siyasetin önemli tartışma konuları arasında girmiş durumda.

Bu görüşme yakın bir zamanda gerçekleşecek.

Neler konuşulacağından, içeriğinde neler olacağından bağımsız olarak bu gelişmenin iktidar ile muhalefet liderleri arasındaki diyalog/iletişim eksikliğini gidermeye dönük ‘normalleşmeye’ doğru bir adım olduğu da bir gerçek.

Ancak şu da bir gerçek ki, bu problemin ortaya çıkmasının asıl müsebbibi Erdoğan değil, CHP oldu.

Daha doğrusu bir önceki CHP yönetimi.

Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP, Erdoğan karşıtlığını aynı zamanda Erdoğan’la diyalogsuzluk biçiminde anlayıp, o şekilde hayata geçirdi.

CHP çevrelerinde tabulaştırılan Beştepe’ye ayak basmama hali, bunu yapanlar açısından cehennemlik bir suç gibi lanse edildi.

Bir ara, hatırlar mısınız, haksız yere kabağın Muharrem İnce’nin başında patladığı bir “Saray’a giden CHP’li” haberi bile ortaya çıkmıştı.

Haberi yayanların da kasıtlı bir şekilde böyle yaptığı bir dezenformasyon örneği olarak.

Dolayısıyla Özgür Özel’in Erdoğan’dan randevu istemesi aslında CHP’nin bu konudaki anormal halinin normale doğru evrilmesi anlamına geliyor.

Bunun böyle olduğunu Kılıçdaroğlu, Özgür Özel üzerinde vesayet makamını temsil ediyormuşçasına yaptığı son paylaşım da teyit etmiş oldu zaten.

Ne dedi Kılıçadoroğlu:

Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir..!” dedi.

Doğrudan Özgür Özel’e dönük bir eleştiri…

Oysa, kurultayı kaybettikten sonra öfkesini içine saklayıp, hem Özel, hem de onun kurultayı kazanmasına büyük katkı sağlayan Ekrem İmamoğlu ile ilgili açıktan eleştiri yapmaktan uzak bir dil kullanıyordu Kılıçdaroğlu.

Bu, doğrudan, herhangi bir yoruma/tevile mahal vermeden yapılan bir eleştiri olmuş oluyor.

ÖZEL’İN ELİ 31 MART SONUÇLARIYLA GÜÇLENDİ AMA…

4 Kasım kurultayı sonrası CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Özgür Özel için 31 Mart akşamına kadar ‘Eşbaşkan’ yakıştırmaları yapıldı.

Kurultayı ‘delege avcılığı’ yaparak kendisine kazandıran isim olarak Ekrem İmamoğlu’nun gölgesinde bu misyonu yürütmekte olmasına bir gönderme olarak.

Ancak dikkat ettiyseniz 31 Mart’tan bu yana bu ‘Eşbaşkan’ yakıştırmaları yapılmaz oldu.

Niçin?

31 Mart’ta elde ettiği sonuç nedeniyle.

Kimseye “Ben kazandım, benim sayemde CHP kazandı” deme imkanı vermeyen ama partiye “Biz kazandık” deme imkanı veren bir sonuç çıktı sandıktan.

Buna İBB Başkanı İmamoğlu’da dahil.

Salt ona özgü bir zafer olmuş olsaydı 31 Mart akşam ortaya çıkan, artılar ona, eksiler Özel’e yazılacaktı.

Ancak CHP Türkiye genelinde birinci parti olarak öne çıkınca, İstanbul’daki başarı, Türkiye genelindeki başarılardan biri haline dönüşmüş oldu.

Bu da partinin başında olması hasebiyle Özgür Özel’in eli güçlendirdi.

31 Mart sonrası, Özel’in önünde CHP Genel Başkanlığındaki pozisyonunu sağlamlaştıracak önemli bir zemin ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu isteme kararını da, parti içinde ipleri eline alma, elinde tutma çabalarının bir sonucu olarak yorumlamak mümkün.

Hatta buna İmamoğlu’nun biraz bozulduğuna dair işaretler de karşımıza çıktı.

İstanbul’da bir araya geldiği yabancı medya temsilcilerinden gelen Cumhurbaşkanı adaylığı ile alakalı soruya, “Bir önceki seçimden hemen sonra sizin gibi, ülkemize gelmiş basın mensubuna verdiğim cevabı vermemeyi ilke edindim. O da 'Allah bilir'di. O cevabı bile vermiyorum.” Şeklinde enteresan bir cevap verdi.

İmamoğlu, 31 Mart sonrası, ülkeyi hızlıca kendisinin muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olacağı erken seçim iklimine sokmaya dönük hamleler yapmaya çalıştı.

Ancak bu hamlelerin önünü de Özel kesti.

Çünkü erken seçim çağrısı yapmadan önce yerine getirmesi gereken başka bir misyonu var Özel’in:

Üzerindeki vesayetin etkisini azaltmak, CHP’nin muktedir Genel Başkanı haline gelmek.

ÖZEL’İN İÇ SESİ: 23 NİSAN ÇOCUĞUNA YAPTIĞI KOLTUK TEMBİHİ…

Şimdi bütün bunların üzerine, resmi tamamlayacak olan anekdota sıra geldi.

23 Nisan’da CHP Genel Başkanlığı koltuğuna Özel’in yerine oturan ilkokul çocuğuna Özel’in yaptığı tembih…

Tam anlamıyla kendisinin iç sesini yansıtıyor gibiydi.

"İsterseniz sırtınızı dayayın. Bu koltuktan iyice yerleşmezsen kaldırabilirler"

Özel, 4 Kasım’da oturduğu koltuğa 31 Mart sonrası iyice yerleşmeye dönük adımlar atıyor.

Erdoğan’dan randevu isteme kararında olduğu gibi, “Patron benim” demeye getiren adımlar…

CHP Genel Başkanlığı koltuğuna sırtını dayamış durumda ancak iyice yerleşip yerleşemeyeceğini zaman gösterecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenidevirhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.