Son bir ayda kan donduran olaylar yaşadık.
9 yaşındaki Narin evladımız öldürüldü ve bütün köy üç maymunu oynadı.
Yunus Emre Geçti isimli bir müptezel, polis memurumuz Şeyda Yılmaz’ı şehit etti.
Geçen hafta sonunda 19 yaşında 2 genç kızımız, yarım saat arayla vahşice öldürüldü.
2 yaşındaki Sıla bebek, annesinin sevgilisi tarafından cinsel istismara uğradı ve bir aylık yaşam mücadelesinin sonucunda hayata tutunamadı.
Beyoğlu’nda iki tane erkek görüntüsündeki yaratığın bir kadını taciz etme görüntülerine şahit olduk.
Bu kadar kan dondurucu vakanın üst üste gelmesi normal midir?
Bölgesindeki ateş çemberinin iyice daraltılması sonucu Türkiye’yi kendi derdiyle baş başa bırakmak mıdır?
Bu soruların cevabı belirsiz…
Ancak bildiğim bir şey var.
Terörün amacı ile aynı sonucu doğuruyor olması…
Terör örgütleri, gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri ile topluma korku salarak, halkta bıkkınlık ve yılgınlık duygusu oluşturup, vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı ve kaos ortamı yaratmayı hedefler.
Hele Fatih’te yaşanan vahşi cinayetin toplumsal etkileri, terör örgütlerinin amacıyla fazlasıyla uyuşuyor.
Bu nedenle; terörle nasıl mücadele ediliyorsa terörün amacına paralel sonuçlar doğurabilecek vakalara ‘özgürlükler kısıtlanıyor’ eleştirilerine kulak asmadan, zaten bizi çökme seviyesine gelmeden almayacakları aşikâr olan Avrupa Birliği’nin uyum standartlarına bakmadan gerekirse ‘sert tedbirler’ hayata geçirilmeli…
Bu tedbirin adı idamsa idam…
Sosyal medyadaki yasaklamalar ise de yasaklamalar…
İnfazların tam uygulanması için yeterli sayıda hapishane yapılması ise hapishane sayısının artırılması…
Bu olaylar nedeniyle bozulan toplumsal psikolojinin düzelmesini nasıl sağlayabilirsek yapılması gerekenleri hayata geçirmek gerekiyor.
Aksi halde güvenlik açısından çok ama çok önde olduğumuz ülkeler, bizim ülkemizde daha güvenli olarak görülmeye devam edecek…
Amerika’da okulla aynı sokakta olan veya okula yakın olan evlerin kira bedelleri ve ev fiyatları olağanüstü denecek derecede yüksektir.
Çünkü ‘süper güç’ olarak zikredilen, çağdaşlığın nirvanası olarak görülen ABD’de insanlar, çocuklarını 3-5 sokak ötedeki okula göndermek için endişe duyuyor.
Türkiye’de hemen hemen her muhalifin örnek ülke olarak gösterdiği ve Avrupa’nın ekonomik olarak standardı yüksek ülkelerinden biri olan İsveç’te her 100 bin kadından 65’i tecavüze uğramış…
Bu rakamlarıyla İsveç, en çok tecavüz olaylarının yaşandığı altıncı ülke konumunda…
Belçika listede 13’üncü, Amerika 14’üncü…
Türkiye ise; 119 ülke içerisinde 99’uncu sırada…
Gönül ister bu rakam sıfır olsun…
Ancak Türkiye’de 100 bin kadından 1.5’i tecavüze uğruyor.
Uyuşturucu, cinayet ve diğer suçlarda da tablo çok farklı değil…
Avrupa İstatistik Kurumu’nun verilerini paylaştım…
Son yaşanan olaylardan bağımsız olarak; Türkiye’de asayiş olayları kendine modern diyen ülkelerin kat be kat altındayken “güvensiz bir ülkede yaşıyoruz” algısı oluşturularak “toplumun çürüdüğü” yorumlarıyla hükümeti bu konuda başarısız göstermeye yönelik bir strateji olduğu aşikâr…
Bunu 2023 seçimleri öncesinde de sıklıkla görmüştük…
Bu algıyı oluşturmak isteyen her kimse onların oyunlarını bozmak, ondan da öte bu vakaları en dip seviyeye indirmek için gereken acilen yapılmalı…
Aksi halde benzer olaylara şahit olmaya devam ederiz…