İstanbul’da İBB’ye bağlı otobüs ücretinde bir makullük var mı?
Yok.
Metro ulaşımında?
Yok.
Sivil biletleri geçtik.
Öğrencilerin otobüs veya metroyu kullanımında, AK Parti dönemine göre bir kolaylık, bir indirim var mı?
Yok..
Tam aksine, Ekrem İmamoğlu Van’a gittiğinde, İstanbul’dan memleketine giden bir vatandaş, İBB Başkanı’nın esnaf ziyaretinde kendisine hatırlatmıştı:
“Otobüs ulaşım bedelleri çok yüksek.”
Bu vesile ile Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul’da otobüste vatandaştan kaç TL alınıyor, bilmediği ortaya çıkmıştı.
“O kadar değil” diye itiraz etmişti, Ekrem.
Vatandaş ısrar edince, Sülün Osmanlığı, her alanda tekrarlayan Ekrem İmamoğlu, İETT Genel Müdürünü telefonla aramış.. Ve “vatandaş o zaman haklı” diye görüşmeyi bitirmek zorunda kalmıştı.
Doğalgaz faturalarında vatandaşa bir indirim yapıldığını söyleyebilir misiniz?
Hayır.
Su faturalarında, AK Parti dönemine göre bir iyileşme var mı?
Ki, “Allah’ın suyunu para ile veriyorlar. Su bu, su” diye seçim öncesinde, su faturalarında indirim yapacağını da vaad etmişti.
Buna rağmen su faturalarında, enflasyonun üzerinde zam yaptı..
Belediye olarak, başka ne hizmet var?
İtfaiye deseniz, bu hizmet ücretsiz ama.. Eskiden de ücretsizdi. Eskiden kısa sürede söndürülen yangınlar, Ekrem İmamoğlu ile birlikte, iki gün, üç gün sürer hale geldi. İstanbulluların uğradıkları zarar şimdi katmerlendi..
Belediyenin başka ne hizmeti var?
Arabası olanlar için İSPARK, arasıra sosyal tesislerde yemek veya çay içmek isteyenlere BELTUR iştirakinin hizmeti.
Bu alanlarda da bir indirim sözkonusu değil. Enflasyonun çok üstünde bunlara da zam geldiği gibi, her iki iştirak de daha önce olmadığı şekilde zarar ettirildiği için, daha yüksek zamlara da önümüzdeki süreçte hazır olun..
16 milyon insanın her birinin günlük hayatında yer alan belediye hizmetlerinde, bir tane bile eskiye göre daha ucuza bir hizmet örneği veremez..(Daha ucuz derken, rakamsal olarak indirim beklemiyorum. Enflasyondan daha düşük oranda bir zam yapmasını kastediyorum. Çünkü sadece israf yapmayarak, ulaşımı da, diğer hizmetleri de ucuzlatacağına söz vermişti.)
Ama şaklabanlık tam hız..
Hokkabazlık zirvede.
Sülün Osmanlık, gerçeğini de bile sollayacak şekilde..
Kadınların onurunu da çiğneyecek şekilde, önüne gelenle yatağa giren, sonrasında cesaret edip de babalık davası açan kızına da alayla karşılık veren Uğur Dündar, Ekrem’in elinden tutmak üzere, şaklabanlığın zirveye çıktığı Kent Lokantası’na gitmiş..
“Bir belediye otobüsüne bindim. AK Parti döneminde olmayan şu hizmet ile karşılaştım. Ulaşıma ödediğim ücret de AK Parti dönemine göre daha ucuzdu” diyebiliyor musun?
Hayır..
Ulaşımı 16 milyonun tamamı kullanıyor.. 7 yaşındaki çocuklar bile ödeme yapıyor..
16 milyon kişinin yararlanacağı ulaşım alanında, “Ekrem İmamoğlu hizmete şöyle bir güzellik katmış” diyemeyenler..
Kent Lokantası’na gitmiş dört çeşit yemeği yemiş ve çok memnun kalmışlar..
Kimse ahlaksızlık yapmasın. Sahtekarlık yapmasın.
Savcıların da, bu şaklabanlığa sessiz kalmaması gerekir..
Dört çeşit yemek, 40 TL’ye mi mal ediliyor?
Yoksa, o yemeğin gerçek fiyatı 120 TL/170 TL de, Ekrem İmamoğlu şaklabanlık yapıp, “40 TL’ye yemek veriyoruz” mu diyor?
Bakın, bu lokantalardan önce, AK Parti döneminde aşevleri olduğu ve bunların dar gelirlilere ücretsiz yemek dağıttığı, Ekrem’in ise bunları kapattığı bilgisini uzun uzun aktarmayacağım. Kısır tartışmaya gerek yok..
40 TL’ye mal ediyorsa, hodri meydan..
Yüzlerce Kent Lokantası açsın..
Ama 120 TL’ye mal edip, ulaşımda 16 milyon kişiden fazla aldığı para ile birkaç kişiye 40 TL’den yemek veriyorsa..
Bunun adı hokkabazlıktır..
Ulaşım fiyatında sen indirim yap.. Su faturalarında indirim de istemiyoruz, her ay zam yapma yeter..
Birkaç kişiye verdiğin yemek ile ortalıkta kasım kasım kasılacağına..
Birkaç kişinin değil, milyonların yararlandığı hizmetlerde gerekli indirimi yap..
Kaldı ki, Kent Lokantası yalanında da, öyle sahtekarlıklar yapıyorlar ki..
Mızrak çuvala sığmıyor..
Uğur Dündar’ın köşesinden propagandasını yaptırıyor.
Araştırmacı gazeteci olduğunu iddia eden, gördüğü kadın ile “Biz de bekarız o zamanlar tabii” diyerek, yattığını ama, Metin Akpınar’ın benzer şekilde yattığı kadın ile ilişkisi olmadığını savunan Uğur hiç sormuyor: “Saat 12’de açtığınız lokantayı, saat 17.00’de niye kapatıyorsunuz?
Lokantalar, 12’de açılıp, 17’de kapanır mı? Bana bir tane, dünyanın herhangi bir yerinde, sadece 5 saat açık lokanta gösterir misin?”
Sormuyor, şaklabanın yağcısı..
Yıkama yağlama amaçlı anlatımını şu sözlerle yapıyor:
“Her gün ortalama bin kişi burada yemek yiyor. 12.00’de başlayan yemek servisi saat 17.00’de sona eriyor. Cumartesileri ise hizmet yarım gün ile sınırlanıyor.”
Utanmaza bakar mısınız.. Zaten diğer günler 5 saat, yani yarım gün çalışıyor. Cumartesi günü kaç saat çalışıyor ki, yarım gün diyorsun?
Bir garabet de şu:
5 saatte 1000 kişi yemek yediğine göre, bir saatte 200 kişi, 15 dakikada 50 kişi yemek yiyor demektir.. İyi de, yazının hemen başında “anlık 40 kişi kapasiteli lokanta” denildiğine göre..
Lokantanın kendisi zaten 40 kişilik..
Demek ki, 12 dakikada, “haydi beyler dışarı” deniliyor..
Neresinden bakarsanız bakınız, yalan, sahtekarlık, şaklabanlık..
Sosyal tesislerde yemek odaklı hizmet veren iştiraklerden Beltur AK Parti döneminde cüzi miktarda da olsa kâr ederken, şimdi CHP döneminde zarar üstüne zarar ediyor.
Ki, Beltur’a bağlı tesislerde 40 değil, 400 TL ile bile kapıdan çıkamazsınız..
400 TL aldığı yemekte bile zarar eden Ekrem, 40 TL’de ettiği zararı, Uğur Dündar gibi kendisine yalakalık yapacak kişilerle örtmeye çalışıyor..
Dürüst olun..
40 TL’ye o yemeği verebiliyorsanız, niye 1000 kişi ile sınırlı. Niye 5 saat açık. Cumartesi günü yarım gün diyorsunuz, nasıl hokkabazsınız ki, zaten haftanın beş günü de yarım gün açık olduğunu kendiniz söylüyorsunuz..
Cumartesi yarım gün dediğinizde de, herhalde “açıldık, kapandık” şeklinde bir şovdan ibaret..
O lokantaya girebilmek içi, herhangi bir az gelirli olmak şartı da bulunmadığına göre.
Yaptığınız hokkabazlıktan başka bir şey değildir, Ekrem efendi.
Uğur bey senin de yaptığın, şaklabanlığa yağdanlık olmaktan ibarettir.
Nokta..