A.Ihsan Karahasanoglu
Köşe Yazarı
A.Ihsan Karahasanoglu
 

Okurlarımız ile sohbet

Haftalardır, “Can Atalay” üzerinden yazıyor, tartışıyoruz.  Tek taraflı olmasın diye, farklı görüşten yazarların, hukukçuların tespitlerini de alıp, yazımın içinde cevaplıyorum ama. Bugün bir değişiklik yapalım ve direkt okurlarımızdan gelen yorumlar üzerinden sohbete koyulalım.. Dünkü yazımın başlığı, şöyle idi: AYM’nin dili yok mu, yetkisi var ise o desin, ‘Tahliyesine’  Okurlarımız yazımı yorumlamışlar..  Biliyorsunuz, bizde sansür, bizde eziklik, bizde görmezden gelme, bizde cevapsız bırakma yok.. Bizde kibir, bizde eleştiriye kapalılık yok.. O kapsamda, bizimle dalga geçenleri de, alay edenleri de vereceğim.. “Can” rumuzlu okurumuz yazmış: “Hacı, genel aflar seçim öncesi çıkınca mafya babalar af olunca senden hiç rahatsızlık duyulmadı. Papazı hangi sihirli eller nasıl ABD’ye uçurdular, bir anlat bağımsız adalet nasıl işliyormuş bi görelim.” Benim bildiğim bugün itibari ile onlarca mafya babası cezaevinde.. Ha, “Aptala yatma.. Çakıcı’yı kastediyorum” diyecek, okurumuz.. Onlarcasının cezaevinde olduğunu söyleyeyim de. “Seni kurşun manyağı yaparım” tehditlerinin, artık televizyon ekranlarında, canlı yayınlarda kimsenin tekrarlayamadığını belirteyim.. Ama eski yıllarda işlenen suçlardan dolayı da birçoğunun cezaevinde olduğunu hatırlatayım ve Çakıcı’ya geleyim..  Çakıcı, mevcut beşeri kanunlar çerçevesinde aldığı ceza, zaten 2023’te tahliyesini öngörüyor iken.. 1.5 yıl kadar öncesinde, yüzbinlerce cezaevindeki kişiyi ilgilendiren bir kanun çıkarıldı.. Kanunun sebebi ne idi? Korona salgınından başlayın, PKK’lısından başlayın FETÖ’süne kadar tüm ihanet odakları hukuk işletildiği için hep birden cezaevlerine konulduğu için, cezaevlerinde yer kalmamasından ile devam edin..  Onlarca sebeple, o kanun çıkarıldı.. Ama bizim solaklar, sanki kanun Çakıcı için çıkarılmış gibi gösterdiler.. Bugün itibari ile bakarsanız, o kanun çıkarılmamış da olsa idi, Çakıcı normal şartlar altında bugün yine tahliye olmuştu.. O tahliye olmasın diye kanunu başka türlü yapsaydınız denilirse. Bir şey diyemem.. Ama. Bugün bir başka hükümlüyü, milletvekili yaparak 15 yıl erken cezaevinden çıkarma operasyonuna imza atanların, “Çakıcı niye 1 yıl erken çıktı” demeye de hakları olmadığı kanaatindeyim.. Papaz Brunson sürekli dillendiriliyor. Her seferinde tekrarlıyorum: “Cumhuriyet tarihinde 2 yıl cezaevinde tuttuğunuz, Amerikan vatandaşı bir papaz gösterin.. ‘AK Parti iktidarında, papaz çabuk tahliye olmuş. CHP olsaydı 10 yıl cezaevinde tutardı’ diyeyim.”  Demek ki ortada sihirli eller yok. Tam aksine güçlü eller var. Papaz demeden, Amerikan vatandaşı demeden, suç işleyeni cezaevine koyan, mahkumiyet ne ise onu cezaevinde çektiren bir iktidar var. Cezası 3.5 yıl.. Yatarını çekti, cezaevinden çıktı, gitti. Olay bundan ibaret.. Sanki Brunson tutuklanmış, ertesi günü bırakılmış gibi algı yapan kim var ise, ya gerçeği bilmiyordur. Okurumuz Can gibi.. Ya da sahtekârdır.. Soldan çarklı medyada ahkam kesen sözde gazeteciler gibi.. Bir başka okurumuz soruyor: “Bir milletvekili, adam öldürse veya daha başka ağır suçlar işlese dokunulmaz diye elini kolunu sallayıp dolaşması adalet mi oluyor?” İşte bu noktada da, biraz konuyu açalım. Meşhut ağır cezalık suçlarda, milletvekilliği devam eder, kişi yargılanır. Dokunulmazlığı kaldırmaya bile gerek yoktur. Böylece ortaya çıkıyor ki, milletvekili olma ile, cezaevinde olmak birbirine taban tabana zıt olaylar değil. Kişi cezaevinde olabilir. Ama milletvekilliği devam edebilir.. Ne zaman ki hakkındaki mahkumiyet (Her mahkumiyet değil, belli miktardaki mahkumiyetler) kesinleşir, o an itibari ile, milletvekilliği düşer.. Bir başka okurumuzun yorumu: “AYM kararları...Dünyanın bütün medeni, uygar ülkelerinde AYM kararları tartışılmazdır ve o kararlara bütün kişiler ve kurumlar riayet eder...”  Bu arkadaşa hatırlatayım, 1961’e kadar Türkiye’de AYM yoktu.. 2011 yılına kadar, Can Atalay kararında, bir karar vermeye AYM’nin yetkisi yoktu.. Bir hatırlatma daha: İngiltere’de o mahkeme hiç yok. Hiç olmadı. Gerisini siz yorumlayın.. “İsmail” rumuzlu okurumuz diyor ki: “AYM, şu HDP işini neden bitirmiyor da Can Atalay’ın kurtulması için can atıyor. Yoksa HDP ve bugünkü adıyla DEM Partisinin yaptığı bütün terör eylemlerini meşru mu görüyor, ben bir vatandaş olarak soruyorum, umarım bir yetkili çıkar da bizleri de aydınlatır.” Buyursun muhatapları açıklasın. Can Atalay ile ilgili bir çırpıda 3-4 karar veren AYM.. HDP davasını niye bitiremedi? Okurumuz merak etmiş, doğrusu ben de merak ediyorum. “Okur” rumuzlu okurumuz, bizi özeleştiriye davet etmiş: “Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar” demiş. El hak doğru. Kantar bizi de bir gün tartacak. Dünyada olmasa bile, ahirette mutlaka tartacak.. Bu kısım açısından, okurumuz doğru söylüyor. Ama kantarın ayarını bozduğumuz iddiası külliyen yalan.. Kantarın ayarını bozduğumuzu söyleyenler, bize somut olarak cevap vermeliler. Ülkede 14 kişinin canına mal olmuş bir isyan hareketinden dolayı, milyarlarca dolarlık zarara sebebiyet vermiş olaylardan dolayı, kimse cezaevinde olmayacak ise.. Adalet ne için var? Derlerse ki, “cezaevinde olması gereken, suçu işleyenler başkası..” Ben de derim ki: “Onu gösterin” Niçin böyle diyorum? Çünkü o ahlaksızlar, “Gezi suç değil” diyorlar. “Gezi sivil haktır” diyorlar. Yani Berkin Elvan’ı öldürten Gezi isyancıları.. Şimdi bize “Gezi sivil direniştir” diyerek, hiç kimsenin cezaevinde olmaması için çabalıyorlar.. “KEMALİST(EKEMEK VE GÜL İSTİYORUZ” rumuzlu okur ile bitirelim. Der ki okurumuz: “Ali Bey, hukuk nedir? Fakültesini okudunuz, oradan yazarlığınız var ya o sebeple sormaktayım?” diye başlamış. Ve dakika bir, gol bir kendini ele vermiş: “Ünlü Hukukçu Fransız Hakimi Magnaud ne diyor..” Biraz sonra tekrarlıyor: “Yine suçlar ve cezalar adlı yapıtı ile dünyaca ünlü Reformlar yaratmış, derinden etkilemiş Cesera Beccaria bakın…” Hemen ardından bir daha kendini ifşa ediyor: “Şimdi Can ATALAY hangi suçları işlemiştir; Roma kanunları ile bakalım” Kafa, Batı kafası. Kafa, Türkiye’nin hukukçuları ile değil, köle hukukunun cari olduğu, insanların alınıp satıldığı Roma hukukuna dayalı.. Ama yine de içerikle ilgili itirazlarına cevap verelim.. “Adam, Avukat kardeşim, suçu Avukatlık adamın…” Hayır.. Suç avukatlık değil..  İspatı çok kolay.. Taksim’de, Gezi isyanı sırasında ters çevrilmiş polis aracının üzerine çıkıp, zafer işareti yapan avukatlar bile tutuklanmadı bu ülkede.. Daha onlara sıra gelmedi.. Ama onların hepsini organize eden Can Atalay’a ceza verildi..  Şimdilik ona verilen cezaya bile böyle itiraz ediyorsunuz.. Cezayı çarpıtıyorsunuz. Onlarca avukat, Mehmet Durakoğlu başta olmak üzere, yüzlerce avukat, o Gezi isyanı sırasında hem de Gezicilere destek verdikleri halde, ne yargılandılar, ne de cezaevine konuldular. Ama Can Atalay cezaevine konuldu ise.. Demek ki avukat olduğu için değil.. Kaldı ki.. Can ile birlikte, Çiğdem de var. O da mı avukat? Kısa geçelim.. Özetleyelim.. Her türlü eleştiriye açık bir kişi olarak, somut, samimi itirazlarınızı tabii ki yapın, ama lütfen, at gözlüğü ile olaylara bakmayınız..  
Ekleme Tarihi: 19 Ağustos 2024 - Pazartesi
A.Ihsan Karahasanoglu

Okurlarımız ile sohbet

Haftalardır, “Can Atalay” üzerinden yazıyor, tartışıyoruz. 

Tek taraflı olmasın diye, farklı görüşten yazarların, hukukçuların tespitlerini de alıp, yazımın içinde cevaplıyorum ama.

Bugün bir değişiklik yapalım ve direkt okurlarımızdan gelen yorumlar üzerinden sohbete koyulalım..

Dünkü yazımın başlığı, şöyle idi:

AYM’nin dili yok mu, yetkisi var ise o desin, ‘Tahliyesine’ 

Okurlarımız yazımı yorumlamışlar.. 

Biliyorsunuz, bizde sansür, bizde eziklik, bizde görmezden gelme, bizde cevapsız bırakma yok.. Bizde kibir, bizde eleştiriye kapalılık yok..

O kapsamda, bizimle dalga geçenleri de, alay edenleri de vereceğim..

“Can” rumuzlu okurumuz yazmış:

“Hacı, genel aflar seçim öncesi çıkınca mafya babalar af olunca senden hiç rahatsızlık duyulmadı. Papazı hangi sihirli eller nasıl ABD’ye uçurdular, bir anlat bağımsız adalet nasıl işliyormuş bi görelim.”

Benim bildiğim bugün itibari ile onlarca mafya babası cezaevinde..

Ha, “Aptala yatma.. Çakıcı’yı kastediyorum” diyecek, okurumuz..

Onlarcasının cezaevinde olduğunu söyleyeyim de. “Seni kurşun manyağı yaparım” tehditlerinin, artık televizyon ekranlarında, canlı yayınlarda kimsenin tekrarlayamadığını belirteyim.. Ama eski yıllarda işlenen suçlardan dolayı da birçoğunun cezaevinde olduğunu hatırlatayım ve Çakıcı’ya geleyim.. 

Çakıcı, mevcut beşeri kanunlar çerçevesinde aldığı ceza, zaten 2023’te tahliyesini öngörüyor iken.. 1.5 yıl kadar öncesinde, yüzbinlerce cezaevindeki kişiyi ilgilendiren bir kanun çıkarıldı.. Kanunun sebebi ne idi? Korona salgınından başlayın, PKK’lısından başlayın FETÖ’süne kadar tüm ihanet odakları hukuk işletildiği için hep birden cezaevlerine konulduğu için, cezaevlerinde yer kalmamasından ile devam edin.. 

Onlarca sebeple, o kanun çıkarıldı..

Ama bizim solaklar, sanki kanun Çakıcı için çıkarılmış gibi gösterdiler..

Bugün itibari ile bakarsanız, o kanun çıkarılmamış da olsa idi, Çakıcı normal şartlar altında bugün yine tahliye olmuştu..

O tahliye olmasın diye kanunu başka türlü yapsaydınız denilirse. Bir şey diyemem.. Ama. Bugün bir başka hükümlüyü, milletvekili yaparak 15 yıl erken cezaevinden çıkarma operasyonuna imza atanların, “Çakıcı niye 1 yıl erken çıktı” demeye de hakları olmadığı kanaatindeyim..

Papaz Brunson sürekli dillendiriliyor. Her seferinde tekrarlıyorum: “Cumhuriyet tarihinde 2 yıl cezaevinde tuttuğunuz, Amerikan vatandaşı bir papaz gösterin.. ‘AK Parti iktidarında, papaz çabuk tahliye olmuş. CHP olsaydı 10 yıl cezaevinde tutardı’ diyeyim.” 

Demek ki ortada sihirli eller yok. Tam aksine güçlü eller var. Papaz demeden, Amerikan vatandaşı demeden, suç işleyeni cezaevine koyan, mahkumiyet ne ise onu cezaevinde çektiren bir iktidar var. Cezası 3.5 yıl.. Yatarını çekti, cezaevinden çıktı, gitti.

Olay bundan ibaret..

Sanki Brunson tutuklanmış, ertesi günü bırakılmış gibi algı yapan kim var ise, ya gerçeği bilmiyordur. Okurumuz Can gibi.. Ya da sahtekârdır.. Soldan çarklı medyada ahkam kesen sözde gazeteciler gibi..

Bir başka okurumuz soruyor:

“Bir milletvekili, adam öldürse veya daha başka ağır suçlar işlese dokunulmaz diye elini kolunu sallayıp dolaşması adalet mi oluyor?”

İşte bu noktada da, biraz konuyu açalım. Meşhut ağır cezalık suçlarda, milletvekilliği devam eder, kişi yargılanır. Dokunulmazlığı kaldırmaya bile gerek yoktur. Böylece ortaya çıkıyor ki, milletvekili olma ile, cezaevinde olmak birbirine taban tabana zıt olaylar değil. Kişi cezaevinde olabilir. Ama milletvekilliği devam edebilir.. Ne zaman ki hakkındaki mahkumiyet (Her mahkumiyet değil, belli miktardaki mahkumiyetler) kesinleşir, o an itibari ile, milletvekilliği düşer..

Bir başka okurumuzun yorumu:

“AYM kararları...Dünyanın bütün medeni, uygar ülkelerinde AYM kararları tartışılmazdır ve o kararlara bütün kişiler ve kurumlar riayet eder...” 

Bu arkadaşa hatırlatayım, 1961’e kadar Türkiye’de AYM yoktu.. 2011 yılına kadar, Can Atalay kararında, bir karar vermeye AYM’nin yetkisi yoktu.. Bir hatırlatma daha: İngiltere’de o mahkeme hiç yok. Hiç olmadı.

Gerisini siz yorumlayın..

“İsmail” rumuzlu okurumuz diyor ki:

“AYM, şu HDP işini neden bitirmiyor da Can Atalay’ın kurtulması için can atıyor. Yoksa HDP ve bugünkü adıyla DEM Partisinin yaptığı bütün terör eylemlerini meşru mu görüyor, ben bir vatandaş olarak soruyorum, umarım bir yetkili çıkar da bizleri de aydınlatır.”

Buyursun muhatapları açıklasın. Can Atalay ile ilgili bir çırpıda 3-4 karar veren AYM.. HDP davasını niye bitiremedi? Okurumuz merak etmiş, doğrusu ben de merak ediyorum.

“Okur” rumuzlu okurumuz, bizi özeleştiriye davet etmiş:

“Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar” demiş.

El hak doğru.

Kantar bizi de bir gün tartacak. Dünyada olmasa bile, ahirette mutlaka tartacak..

Bu kısım açısından, okurumuz doğru söylüyor.

Ama kantarın ayarını bozduğumuz iddiası külliyen yalan..

Kantarın ayarını bozduğumuzu söyleyenler, bize somut olarak cevap vermeliler. Ülkede 14 kişinin canına mal olmuş bir isyan hareketinden dolayı, milyarlarca dolarlık zarara sebebiyet vermiş olaylardan dolayı, kimse cezaevinde olmayacak ise.. Adalet ne için var?

Derlerse ki, “cezaevinde olması gereken, suçu işleyenler başkası..”

Ben de derim ki: “Onu gösterin”

Niçin böyle diyorum?

Çünkü o ahlaksızlar, “Gezi suç değil” diyorlar. “Gezi sivil haktır” diyorlar.

Yani Berkin Elvan’ı öldürten Gezi isyancıları.. Şimdi bize “Gezi sivil direniştir” diyerek, hiç kimsenin cezaevinde olmaması için çabalıyorlar..

“KEMALİST(EKEMEK VE GÜL İSTİYORUZ” rumuzlu okur ile bitirelim.

Der ki okurumuz: “Ali Bey, hukuk nedir? Fakültesini okudunuz, oradan yazarlığınız var ya o sebeple sormaktayım?” diye başlamış. Ve dakika bir, gol bir kendini ele vermiş: “Ünlü Hukukçu Fransız Hakimi Magnaud ne diyor..” Biraz sonra tekrarlıyor: “Yine suçlar ve cezalar adlı yapıtı ile dünyaca ünlü Reformlar yaratmış, derinden etkilemiş Cesera Beccaria bakın…”

Hemen ardından bir daha kendini ifşa ediyor: “Şimdi Can ATALAY hangi suçları işlemiştir; Roma kanunları ile bakalım”

Kafa, Batı kafası. Kafa, Türkiye’nin hukukçuları ile değil, köle hukukunun cari olduğu, insanların alınıp satıldığı Roma hukukuna dayalı..

Ama yine de içerikle ilgili itirazlarına cevap verelim..

“Adam, Avukat kardeşim, suçu Avukatlık adamın…”

Hayır.. Suç avukatlık değil.. 

İspatı çok kolay..

Taksim’de, Gezi isyanı sırasında ters çevrilmiş polis aracının üzerine çıkıp, zafer işareti yapan avukatlar bile tutuklanmadı bu ülkede.. Daha onlara sıra gelmedi..

Ama onların hepsini organize eden Can Atalay’a ceza verildi.. 

Şimdilik ona verilen cezaya bile böyle itiraz ediyorsunuz.. Cezayı çarpıtıyorsunuz.

Onlarca avukat, Mehmet Durakoğlu başta olmak üzere, yüzlerce avukat, o Gezi isyanı sırasında hem de Gezicilere destek verdikleri halde, ne yargılandılar, ne de cezaevine konuldular. Ama Can Atalay cezaevine konuldu ise..

Demek ki avukat olduğu için değil..

Kaldı ki..

Can ile birlikte, Çiğdem de var. O da mı avukat?

Kısa geçelim..

Özetleyelim..

Her türlü eleştiriye açık bir kişi olarak, somut, samimi itirazlarınızı tabii ki yapın, ama lütfen, at gözlüğü ile olaylara bakmayınız..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenidevirhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.