A.Ihsan Karahasanoglu
Köşe Yazarı
A.Ihsan Karahasanoglu
 

“Köpek itlafı”ndan, “112’ler kapatılıyor” yalanına!

Dikkat ediyor musunuz.. Sokak köpekleri konusunu, muhalif kesim sürekli, “Köpek itlafı” şeklinde tanımlıyor.. Yetinmiyorlar, tüm köpeklerin uyutulacağı şeklinde bir algı oluşturuyorlar.. Anlatıyorsunuz.. “Dinimizde de itlaf ve uyutma diye bir şey yok” diyorsunuz.. “Örfümüzde itlaf-uyutma diye bir şey yok” diyorsunuz. Yetinmiyorsunuz, kendiniz de açık açık ilan ediyorsunuz: “Çözüm itlaf-uyutma değil. Kısırlaştırma” diyorsunuz.. Bakanlık benzeri açıklama yapıyor.. AK Parti grubu adına yetkililer hemen hemen aynı açıklamayı yapıyor.. Ama bakıyorsunuz Sözcü manşet atıyor: “Yıllardır bu milleti uyuttunuz, şimdi sıra hayvanlara mı geldi?” Spotlarında da, uyutma kelimesinin geçtiği yere bir parantez açıp, içine “öldürme” diye not düşüyorlar.. Yani siyasi iktidarı, uyutma adı altında, öldürme hazırlığı içinde olduğunu iddia ediyorlar. Bir tane savcı da, bunları çağırıp, “Siz siyasi iktidara iftira atma hakkını nereden alıyorsunuz. Uyutma ve uyutmanın anlamını da öldürme olacak şekilde, hangi yetkiliden, hangi açıklamayı duydunuz” diye sormuyor.. Yalan yazmak, hak haline gelmiş. Hem hak haline gelmiş, hem de alışkanlık.. Bir önceki gün, Sözcü’nün birinci sayfasında “Tasarruf olsun diye 112 kapatılır mı” başlığı vardı. Ses Sendikası’nın, eski yıllarda terör örgütü üyeliğinden yargılanan eşbaşkanı açıklama yapmış: “Bazı 112 istasyonları kapatılmak üzere arkadaşlara mesaj gelmiş” diye.. 112 istasyonu, Sözcü gazetesinde 112 acil yardım noktaları olmuş. Haberin içini okuduğunuzda, hani hastanelerin acil bölümlerini anlayan bir okura, “Sen de amma yanlış anlamışsın” diyemezsiniz.. O kadar soyut ifadelerle, algı oluşturucu nitelemelerle, “Sağlıkta tasarrufun sonu ölümdür” ifadeleri ile.. Sanki aciller kapatılıyormuş gibi algı oluşturdular.. Hemen o gün, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi açıklama yaptı, iddiaların doğru olmadığı belirtildi.  Açıklamada; “Herhangi bir ilimizdeki 112 Acil Sağlık Hizmetleri istasyonunun kapatılması söz konusu değildir. 81 ilimizde Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı 3 bin 457 adet 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu mevcut olup 44 bin 338 personel, 5 bin 828 ambulans ile hizmet vermeye devam etmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.”  Peki bu açıklama, Sözcü gazetesinin bir sonraki nüshasında yayınlandı mı? Yayınlanmadı.. Bana Allah rızası için, CHP tandanslı olabilir. Sosyalist olabilir, marksist olabilir.  Hatta açıklamanın dayandırıldığı SES eşbaşkanları olabilir. Çıkıp söyleyebilirler mi, “Bir gün önce halkı tedirginliğe sevkeden, ‘112 kapatılıyor’ başlığı hakkındaki açıklamayı, yayınlamamak, namussuzluk mudur, değil midir? Ahlaksızlık mıdır, değil midir? Sahtekarlık mıdır, değil midir?” Bir siyasi iktidar, bu kadar alçakça uydurulan yalanları dahi hemen ertesi günü düzelttiremiyorsa.. Yalanı yazan gazeteye, doğrusunu yazdıramıyorsa. O iktidar, iktidar mıdır? Binlerce insan, “112’ler kapatılıyor” diye okudu.. “Zenginler özel hastanelere gider. Olan bize olur.. 112’ler kapanıyorsa, bizim başımıza bir kaza geldiğinde, biz ne yapacağız, nereye gideceğiz” diye, insanlar karamsarlığa düşmez mi? Bile bile, böyle bir şey yok iken, bu kadar önemli bir konuda, hepimizin başına gelebilecek bir muhtemel kazayı, daha yaşanmadan travmaya dönüştüren bir yalanı, yazmaya, söylemeye kimin hakkı var? Bu habercilik midir, ahlaksızlık mıdır? Bu gazetecilik midir, algı operasyonu mudur? Ki; 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde, bu yalanı yazıyorlar.. Ve Cumhuriyet gazetesinde Emre Kongar isimli profesörleri de, 27 Mayıs darbesinin gerekçesi olarak 28 Nisan 1960’da kurulan tahkikat komisyonlarını, bu başlık altında basına yapılan “yalan haber yapmama uyarıları”nı gösteriyor.. Nasıl bir kısır döngü, görüyor musunuz? Onlar yalan yazacaklar. Gerçekleri sahtekarca çarpıtıp, hiç olmayan isnatlarla, halkın kafasını karıştıracaklar.. 27 Mayıs darbesinden önce, “Üniversiteli gençler, polisler tarafından öldürülüyor. Cesetlerini kimse bulamasın diye, kıyma makinesinden geçirilip, asfaltların altına yerleştiriliyor” yalanlarını yazdılar.. Ama bu yalanların binde biri bile doğru çıkmadığı gibi.. Şimdi de.. Benzeri yalanlarla, halkı zehirlemeye çalışıyorlar. Siyasi iktidar, bunları toptan sorgulamaya alsa, belki de 27 Mayıs darbesine benzer bir darbe için, zinde güçleri “görev”e(!) davet edecekler ve darbenin gerekçesi olarak da, basına yönelik soruşturmaları gösterecekler.. Suskun kalsanız.. Yalanlar eşliğinde, sahtekarca oluşturulan algılar eşliğinde, tepeüstü gideceksiniz..  Sandıkta yaşanılanları gördünüz.. İstanbul’da son 2 yılda, cadde kenarına park etmiş arızalı belediye otobüsü görmediğim gün geçmemişti. Ama, adamlar yeniden seçimi kazandılar.. Adamlar; İstanbul’da yollar karla kaplı iken, yabancı elçi ile balık yediler.. Saatlerce yollarda mahsur kalan insanlar, donma tehlikesi geçirirken, Cenevre’den sosyal medya paylaşımı yapan İBB basın sözcüsü, “İşimizin başındayız. Olaya hakimiz” yalan açıklamaları ile, halkı aldatıyordu. Cenevre’de olduğu ortaya çıktığında da, “Ben İstanbul’dayım demedim ki” utanmaz açıklaması ile, rezilliğine tüy dikiyordu... “Köpek itlafı”ndan başlayın.. “112’ler kapanıyor” yalanına kadar.. Siyasi iktidar, bu yalancılardan hesap sormazsa.. Korkarım ki, bu yalancılar, siyasi iktidarın ayağını kaydıracak.. Biz hatırlatalım.. Sonra, “demediniz ki” denilmesin..   
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2024 - Perşembe
A.Ihsan Karahasanoglu

“Köpek itlafı”ndan, “112’ler kapatılıyor” yalanına!

Dikkat ediyor musunuz..

Sokak köpekleri konusunu, muhalif kesim sürekli, “Köpek itlafı” şeklinde tanımlıyor..

Yetinmiyorlar, tüm köpeklerin uyutulacağı şeklinde bir algı oluşturuyorlar..

Anlatıyorsunuz..

“Dinimizde de itlaf ve uyutma diye bir şey yok” diyorsunuz..

“Örfümüzde itlaf-uyutma diye bir şey yok” diyorsunuz.

Yetinmiyorsunuz, kendiniz de açık açık ilan ediyorsunuz: “Çözüm itlaf-uyutma değil. Kısırlaştırma” diyorsunuz..

Bakanlık benzeri açıklama yapıyor..

AK Parti grubu adına yetkililer hemen hemen aynı açıklamayı yapıyor..

Ama bakıyorsunuz Sözcü manşet atıyor: “Yıllardır bu milleti uyuttunuz, şimdi sıra hayvanlara mı geldi?”

Spotlarında da, uyutma kelimesinin geçtiği yere bir parantez açıp, içine “öldürme” diye not düşüyorlar..

Yani siyasi iktidarı, uyutma adı altında, öldürme hazırlığı içinde olduğunu iddia ediyorlar.

Bir tane savcı da, bunları çağırıp, “Siz siyasi iktidara iftira atma hakkını nereden alıyorsunuz. Uyutma ve uyutmanın anlamını da öldürme olacak şekilde, hangi yetkiliden, hangi açıklamayı duydunuz” diye sormuyor..

Yalan yazmak, hak haline gelmiş.

Hem hak haline gelmiş, hem de alışkanlık..

Bir önceki gün, Sözcü’nün birinci sayfasında “Tasarruf olsun diye 112 kapatılır mı” başlığı vardı.

Ses Sendikası’nın, eski yıllarda terör örgütü üyeliğinden yargılanan eşbaşkanı açıklama yapmış: “Bazı 112 istasyonları kapatılmak üzere arkadaşlara mesaj gelmiş” diye..

112 istasyonu, Sözcü gazetesinde 112 acil yardım noktaları olmuş.

Haberin içini okuduğunuzda, hani hastanelerin acil bölümlerini anlayan bir okura, “Sen de amma yanlış anlamışsın” diyemezsiniz..

O kadar soyut ifadelerle, algı oluşturucu nitelemelerle, “Sağlıkta tasarrufun sonu ölümdür” ifadeleri ile..

Sanki aciller kapatılıyormuş gibi algı oluşturdular..

Hemen o gün, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi açıklama yaptı, iddiaların doğru olmadığı belirtildi. 

Açıklamada; “Herhangi bir ilimizdeki 112 Acil Sağlık Hizmetleri istasyonunun kapatılması söz konusu değildir. 81 ilimizde Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı 3 bin 457 adet 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu mevcut olup 44 bin 338 personel, 5 bin 828 ambulans ile hizmet vermeye devam etmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.” 

Peki bu açıklama, Sözcü gazetesinin bir sonraki nüshasında yayınlandı mı?

Yayınlanmadı..

Bana Allah rızası için, CHP tandanslı olabilir.

Sosyalist olabilir, marksist olabilir. 

Hatta açıklamanın dayandırıldığı SES eşbaşkanları olabilir.

Çıkıp söyleyebilirler mi, “Bir gün önce halkı tedirginliğe sevkeden, ‘112 kapatılıyor’ başlığı hakkındaki açıklamayı, yayınlamamak, namussuzluk mudur, değil midir?

Ahlaksızlık mıdır, değil midir?

Sahtekarlık mıdır, değil midir?”

Bir siyasi iktidar, bu kadar alçakça uydurulan yalanları dahi hemen ertesi günü düzelttiremiyorsa..

Yalanı yazan gazeteye, doğrusunu yazdıramıyorsa.

O iktidar, iktidar mıdır?

Binlerce insan, “112’ler kapatılıyor” diye okudu..

“Zenginler özel hastanelere gider. Olan bize olur.. 112’ler kapanıyorsa, bizim başımıza bir kaza geldiğinde, biz ne yapacağız, nereye gideceğiz” diye, insanlar karamsarlığa düşmez mi?

Bile bile, böyle bir şey yok iken, bu kadar önemli bir konuda, hepimizin başına gelebilecek bir muhtemel kazayı, daha yaşanmadan travmaya dönüştüren bir yalanı, yazmaya, söylemeye kimin hakkı var?

Bu habercilik midir, ahlaksızlık mıdır?

Bu gazetecilik midir, algı operasyonu mudur?

Ki; 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde, bu yalanı yazıyorlar..

Ve Cumhuriyet gazetesinde Emre Kongar isimli profesörleri de, 27 Mayıs darbesinin gerekçesi olarak 28 Nisan 1960’da kurulan tahkikat komisyonlarını, bu başlık altında basına yapılan “yalan haber yapmama uyarıları”nı gösteriyor..

Nasıl bir kısır döngü, görüyor musunuz?

Onlar yalan yazacaklar.

Gerçekleri sahtekarca çarpıtıp, hiç olmayan isnatlarla, halkın kafasını karıştıracaklar..

27 Mayıs darbesinden önce, “Üniversiteli gençler, polisler tarafından öldürülüyor. Cesetlerini kimse bulamasın diye, kıyma makinesinden geçirilip, asfaltların altına yerleştiriliyor” yalanlarını yazdılar..

Ama bu yalanların binde biri bile doğru çıkmadığı gibi..

Şimdi de..

Benzeri yalanlarla, halkı zehirlemeye çalışıyorlar.

Siyasi iktidar, bunları toptan sorgulamaya alsa, belki de 27 Mayıs darbesine benzer bir darbe için, zinde güçleri “görev”e(!) davet edecekler ve darbenin gerekçesi olarak da, basına yönelik soruşturmaları gösterecekler..

Suskun kalsanız..

Yalanlar eşliğinde, sahtekarca oluşturulan algılar eşliğinde, tepeüstü gideceksiniz.. 

Sandıkta yaşanılanları gördünüz..

İstanbul’da son 2 yılda, cadde kenarına park etmiş arızalı belediye otobüsü görmediğim gün geçmemişti.

Ama, adamlar yeniden seçimi kazandılar..

Adamlar; İstanbul’da yollar karla kaplı iken, yabancı elçi ile balık yediler.. Saatlerce yollarda mahsur kalan insanlar, donma tehlikesi geçirirken, Cenevre’den sosyal medya paylaşımı yapan İBB basın sözcüsü, “İşimizin başındayız. Olaya hakimiz” yalan açıklamaları ile, halkı aldatıyordu.

Cenevre’de olduğu ortaya çıktığında da, “Ben İstanbul’dayım demedim ki” utanmaz açıklaması ile, rezilliğine tüy dikiyordu...

“Köpek itlafı”ndan başlayın..

“112’ler kapanıyor” yalanına kadar..

Siyasi iktidar, bu yalancılardan hesap sormazsa..

Korkarım ki, bu yalancılar, siyasi iktidarın ayağını kaydıracak..

Biz hatırlatalım..

Sonra, “demediniz ki” denilmesin.. 

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenidevirhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.