Peşinen söyleyeyim, bizim ilkemiz her zaman, dengeli olmaktır.
Ne ifrat, tefrit..
Orta yolu takip etmek..
Ama bazı çok bilmişlerimiz var..
“Her şey kötü. Ama siz şu anki kötüye şükredin, yarın çok daha kötü olacak”diyen kötülük tellalları var..
Ne olsa, bunlara yaranamazsınız..
Somut örnek..
Düne kadar, “Abi, döviz kuru yükseldi ya. Şimdi bekle, iğneden ipliğe zam gelecek.”
Bir hatırlatacak oluyoruz, “Kardeş, iğneyi bilmem ama, iplik azbuçuk bu toprakların işi.. İğneye gelse de, ipliğe döviz yükseldi diye, niye zam geliyor?”
Şöyle bir küçümseyici bakış sonrası.
Başlarlar anlatmaya..
“Döviz kuru yükseldi ya.. Şimdi sen yurtdışından mal ithal edeceksin ya.. İthalat sırasında, 10 dolara alacağın ürün, doları 20 TL ise, TL olarak 200 TL ödemiş olacaksın. Ama dolar 30 TL’ye çıkınca.. 200 yerine, bu sefer 300 TL ödeyeceksin. Dolayısı ile o ürünün Türkiye’deki TL olarak fiyatı da artacak.”
Cevap veriyorsunuz, “Bunu anladık.. İthal ürünlerde, küçük oynamalarla, bu iş dediğiniz gibi.. Ama direkt ithal edilmeyen ürünlerde, veya dışardan ithal edilip yerli katkılarla son haline gelen ürünlerde, döviz kurunun yükseldiği kadar otomatik zam, fiili gerçeklik mi, yoksa sizin öyle olmasını arzunuz mu?”
Net cevap alamıyorsunuz..
Ama ezberlerine devam ediyorlar: “Bak şimdi, dolar kuru yükseldi ya. Şimdi süte zam gelecek. Niye? Çünkü yem dövizle alınıyor.. Şimdi patatese zam gelecek. Çünkü gübre döviz ile..”
Adama deseniz de, “Dur bir nefeslen.. Sütün maliyetinin kaçta kaçı yem.. Patatesin maliyetinin ne kadarı gübre?”
O makineli tüfek gibi kendisini ayarlamış. Sizi duymaz bile, devam eder..
İzah edersiniz: “Sütün maliyetinin çok çok azı yem iken. Hatta o kadar meralarımız var, orda otlatma imkanı var iken.. Yeme gelen zammı, niye otomatik olarak sütün üzerine koyuyorsunuz? Niye zamların oluşması için, kafa karıştırıyor, fahiş fiyatçılara zemin hazırlıyorsunuz?”
Cevap vermezler..
Veremezler..
İzah edersiniz: “Patates için gübre de gerekebilir. Ama toprağa zam gelmedi. Suya zam gelmedi.. İşçilik ücretlerine zam gelmedi.. Bir çırpıda, gübre zamlandı diye, patatesin fiyatına % 3-4 etki edecek bir girdi yükselişini, %30-% 40 zam için, niye gerekçe gösteriyorsunuz?”
Anlamazlar..
Anlamazlıktan gelirler..
Bunları not ettik mi?
Ettik..
Şimdi tersine bir gelişme üzerinden, ne dediklerine bakalım.
Tersine gelişme ne?
Dövizde kurun yerinde sayması.. Küçük küçük de inişler yaşanması..
“Abi, biliyor musun, dolar kuru yükseldi. Şimdi iğneden ipliğe her şeye zam gelecek” diyen kötülük tellallarına bakıyorsunuz.
haberturk’ün ekonomi programından sabah programına, halktv’den sözcü tv’sine, krt’sine ve gazetelerine bakıyorsunuz.
Bekliyorsunuz ki..
“Döviz yerinde sayıyor... Böyle giderse, fiyatlar belki gerilemez ama.. En azından ilerlemez..” desinler..
Diyorlar mı?
Nerdee?
Yok yok, halktv’de sokak röportajında, mikrofon uzatılan seyyar satıcı kardeşimizin cümlelerini aktarmayacağım..
Türkiye’nin en büyük holdingi Koç’un üniversitesinde profesör unvanı ile ekonomi dersi veren Kamil Yılmaz’dan aktaracağım..
Kamil Yılmaz konuşmuş, Cumhuriyet gazetesi de, haberleştirmiş.
Başlık şöyle:
“Merkez Bankası’nı zor günler bekliyor! Dolar 20 lira olursa ne olur?”
Aaaa? O da ne? Dolar kuru yükselince, iğneden ipliğe zam geleceğini söyleyenler, şimdi doların 32 TL’den 20’li TL’lere inmesi halinde, bir anormallik yaşanacağından mı bahsediyorlar?
İnanamıyorsunuz..
halktv’ye bakıyorsunuz, ifade tam olarak şöyle: “Dolar’da Tüyleri Diken Diken Eden Korku”..
Düne kadar, “Dolar 40 TL olacak, 50 TL olacak. Yarın mı, bugün öğleden sonra mı? Az sonra..” diyenler.
Şimdi dolarda korku” başlıkları ile doları kurunun düşme ihtimalini masaya yatırıyorlar..
İnanamıyorsunuz, değil mi?
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de inanamadım..
Cümleleri kendi gözlerimle okuyup, şoku atlatmak istedim.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz tane tane anlatıyor:
“Dolar/TL değer kazanması halinde bu durum, sanayi ve turizm sektörleri için olumsuz olur.”
Haydaaa..
Abi, siz bize anlatmıyor muydunuz, “dolar kuru yükselirse, iğneden ipliğe, zam gelir” diye..
Bu görüşe itiraz eder gibi olduğumuzda, lafı ağzımıza kapatıp, “Siz ne biliyorsunuz ki..” diyenler, siz değil miydiniz?
Şimdi ne oldu da, doların 20’li TL’lere inmesinin, şu sektörü, bu sektörü olumsuz etkileyeceğinden bahsediyorsunuz?
Dolar kuru yükselirken, hiç diyor muydunuz, “Dolar kurunun yükselmesi, sanayi sektörünü ve turizm sektörünü yükselişe geçirir. Zirveye çıkarız. Olumlu olur.”
Demiyordunuz..
Kötü senaryolar yazıp, “Yandık, bittik, mahvolduk. Artık 50 sene belimizi doğrultamayız.”
Şimdi, çıkan kur, birazcık iniyor, yine aynı karamsar ve kötümser edebiyat: “Yandık bittik, mahvolduk. Bir sanayi ve bir de turizm vardı. Şimdi onlar da bitecek.”
Tabii ki doğrusu, başlangıçta da belirttiğimiz gibi, dövizin değerini yakalayıp, orda kalması..
En önemlisi, oynaklığının giderilmesi..
Üç tane çakalın operasyonu ile dengesiz fiyatlanmaması..
Ama lütfen bana söyler misiniz, dolar kuru, bu ülkede bir yılda % 70-80 yükseltildiğinde, altında yatan sebep üretim azalması mıydı?
Veya dövizin yükselmesini gerektirecek, hangi mantıklı sebep idi?
Dövizin yükselmesinin mantıklı bir sebebi var mıydı?
Yoksa sebep, dış güçlerin operasyonu muydu?
Dün o operasyonla, içerdeki uzantıların da güvensizlik oluşturacak açıklamaları eşliğinde döviz fiyatlandırıldı..
Şimdi o hormonlu değer, normaline dönmeye başlayınca..
“Sanayi ve turist olumsuz etkilenir, aman bunu yapmayın” söylemi ile yine karamsar tablo eşliğinde güvensizlik ortamı oluşturmaya ve suni fiyatların sürdürülmesini sağlamaya çalışıyorlar..