28 Şubat döneminin tetikçisi Fatih Altaylı, başörtülü üniversite öğrencisine “fahişe” demesi ile tanındı..
Ne mahkemeler, ne de devlet, bu adama hakkettiği cezayı veremedi..
O da..
Önüne gelene hakaret ediyor..
Geçtiğimiz yıl, HAMAS kurucusu Ahmet Yasin için, “İsrail cezaevinden bıraktı, HAMAS’ı kurdurdu” iftirası atmıştı..
Oysa Ahmet Yasin, İsrail tarafından iki defa cezaevine konulmuş yıllarca cezaevinde kalmış, en nihayetinde ise, Lübnan’da 3 MOSSAD ajanı karşılığında cezaevinden çıkarılmıştı..
Bu gerçeklerin üstünü örtüp, “İsrail düşmanı birisini niye cezaevinden çıkartsın ki. Demek ki adamı” iması ile, alçakça yalan yazarken.
Kendisine verdiğim cevap, AK parti iktidarının 21. yılında, 25 bin TL manevi tazminat cezasına çarptırılmıştı.
Dosya şimdi İstinaf’ta..
Ama okuyucularım bilsin..
Hatta dürüst olduğunu söyleyen, demokratlar, kemalistler de bilsinler..
Ahmet Yasin’e atılan iftira sebebi ile, kimse Fatih Altaylı’yı mahkemeye vermedi.
Ama o Altaylı, kendisine cevap veren gazeteciyi dava etti.
Sonra da çıkar ağlaşırlar: “Bu ülkede düşünce özgürlüğü yok”.
Sen yazıyorsun da, biz niye yazmayalım..
Düşünce özgürlüğü yok diyecek kişi, sen değilsin, biziz..
Sen istediğin gibi küfür ediyorsun..
Biz ise, küfür edene eleştiri bile getiremiyoruz..
İstinaf’ın vereceği kararı sizlere aktarırım..
Ama şu an, şımarıklığın zirvesine çıkan o Altaylı..
8 yaşındaki Fatima Abdullah da dahil olmak üzere, birçok sivil insanın öldüğü İsrail’in çağrı cihazlarına yerleştirdiği bombalarla öldürmesi katliamı için, bakın ne yazmış:
“İsrail’e kızabiliriz, kınayabiliriz, sorumsuzlukla suçlayabiliriz, sivilleri gözetmemekle itham edebiliriz.”
Yok canım, sivillerin öldürülmesine itiraz falan ettiği yok..
Bunlar, işin kıvırmacası..
Birisi çıkıp da, “Sen ne alçak adamsın. 8 yaşındaki kız çocuğunun öldüğü bir saldırıyı, binlerce insanın öldürüldüğü Gazze saldırılarının faili İsrail’i Türkiye ile nasıl bir tutabilirsin. Gazzelileri de, PKK terör örgütü üyeleri ile nasıl kıyaslayabilirsin” dediğinde..
Aklı sıra, “Yazımda, ‘İsrail’e kızabilirsiniz’ dedik ya” diyerek kendisini savunacak..
Türkiye’yi, soykırımcı İsrail’e benzetmeye kalkan..
PKK’lı teröristler, 10 bin asker ve polisimizi şehid ettiği halde, onbinlerce sivili de katlettiği halde..
Öldürülen PKK’lı terörist sayısını toplasanız, belki 40 yılda 15 bin bile olmamıştır..
Ki; bunların tamamının elinde silah var iken öldürülmüşlerdir..
Ama bakın, Altaylı, İsrail’in son 10 ayda 42 bin sivili öldürdüğü, yanıbaşında silah olmadığı halde öldürülen insan sayısı 42 bin olduğu halde, İsrail ile Türkiye’yi birbirine benzettiği yazısında, bakın cümleyi nasıl kuruyor:
“Ama açık söyleyin, Türk istihbarat örgütleri PKK ya da YPG’li teröristleri ellerindeki telefonları, bellerindeki çağrı cihazlarını kullanarak ‘etkisiz hale’ getirseydi, Kandil’den PKK Merkez Komitesi’nin cep telefonlarının patlatılması suretiyle ortadan kaldırıldığı haberi gelseydi hoşunuza gitmez miydi!”
Yani, Lübnan’da 8 yaşındaki Fatima Abdullah ders çalışırken evdeki çağrı cihazının patlatılması ile öldürülmesine sevindin öyle mi, Altaylı..
8 yaşındaki kız çocuğunun ölmesi ile, Kandil’deki binlerce asker ve polisin katilinin etkisiz hale getirilmesini birbiri ile kıyaslayabiliyorsun, öyle mi Altaylı..
Çok iddialı olarak söylüyorum..
Bu kafa var ya, bu kafa.
Biraz kazıyın..
Diyarbakırlı Narin’in öldürülmesinden de memnuniyet duyan kafadır..
Tekirdağ’lı Sıla’ya yapılan işkenceden de hoşnut olan kafadır..
Narin’in öldürülmesini nasıl mı memnuniyetle karşılayacak?
İsrail’in sivillerin de kullandığı çağrı cihazlarına yerleştirdiği bombayı patlatarak, büyük bir deha örneği sergilediğini söyleyen adam..
Şunu rahatlıkla söyleyebilecektir:
“Tüm Türkiye ayaklandı. Jandarma, polis uzmanları, istihbarat elemanları geceli gündüzlü çalıştı. Adli Tıp çalıştı.. Öyle kusursuz cinayet işlemişler ki, Narin’i öyle delilsiz öldürmüşler ki, ..” diye giriş yapıp..
Ne yani, “kusursuz bir plan yaparak, PKK’lı birisini askeriyemiz etkisiz hale getirdiğinde sevinmez misiniz” deyip.
Narin’in öldürülmesinin gizemi üzerinden, memnuniyet duyacak bir kafadır, bu kafa..
Üvey babası tarafından. Emanet edildiği komşuları tarafından taciz edilen 2 yaşındaki sıla bebek için de, sevinç duyabilir, bu kafa.
“Kandil’deki yönetimi etkisiz hale getirdiğinde, sevinmez misiniz” diyen..
Kandil’deki teröristler, sanki Gazze’deki masum sivil insanlarmış gibi kıyaslama yapan..
İsrail’in çağrı cihazları üzerinde bombalama metodu ile yaptığı cinayetlerde ölen sivilleri, PKK’lı teröristlere benzeten bir kafa..
Sıla’nın cinsel istismarını da normalleştirme kafası taşıması, sizce çok mu anormaldir?
Anormal olan, Lübnan’daki sivil çocukları, PKK’lı teröristlere benzetmektir..
PKK’lı teröristlere, yani askere kurşun sıkan katillerin etkisiz hale getirilmesinden duyulan memnuniyeti, Lübnan’daki 8 yaşındaki çocuğun öldürülmesinde de duyulabilineceğini söylemek..
Bir zamanlar..
PKK yanlısı açıklamaları ile tanınsa da, teröristlere destek veriyor diye, hiç kimsenin cinsel saldırı yapmasına rıza göstermemiz mümkün olmayan bir bayana, “İlk gördüğüm yerde onu taciz edeceğim” diyen Fatih Altaylı’nın.. Sıla’nın taciz edilmesinden memnuniyet duyacak bir kafaya sahip olduğunu söylememiz, çok mu absürt olacaktır..
Son söz: İsrail’i, Türkiye ile..
PKK’yı Gazzelilerle.. Veya Lübnan’daki sivillerle kıyaslayanlar..
Hukuktan.. Ahlaktan..
Ve vicdandan nasibi olmayan yaratıklardır..
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi