Ferman Karaçam
Köşe Yazarı
Ferman Karaçam
 

Recai Kutan; Bir Çınarımız Daha Ebedi Aleme Göçtü

Son yüzyılda ülkemizde yetişen en iyiler birer birer aramızdan ayrılıyor. Gidenlerin ardından bıraktıkları boşlukların dolup dolmadığına zahirden bakınca pek de olumlu düşünemiyoruz. O sebeple “önden giden her iyi atlının” peşinden buruk ve hüzünlü bir kalple bakıp bakıp üzülüyoruz. Üzülerek ve içimize akıttığımız gözyaşları ile bir çınarımızı daha reca ve umut ile ebediyetin huzurlu kollarına bıraktık. Recai Kutan Ağabeyi de uğurluyoruz bugün. Gençler pek bilmezler; ama, öğrenmek isteyen gençlerimize söyleyeyim; Bir günlük yiyecek yarım kuru tayinlerle ve giyecek altı delikli çarıklarla savaşarak muzaffer olmuş bu milletin, bitmiş olan ekonomisini canlandırıp ayağa kaldıran isimsiz evlatları olmasaydı, bugün sizler, her an sıcak suyu akan, elektriği yanan, iki kişilik lüks yurt odalarınızda üniversite okuyamazdınız. Bugün eğer modern binalarda barınıyor ve eğitim görüyorsanız, biliniz ki o refah içindeki yaşantınızın her santimetre karesinde nice isimsiz kahramanların emeği ve alınteri vardır. Recai Kutan nasıl biriydi? "Gençler tanımalı ve örnek almalı" İşte bugün ebediyete uğurladığımız Recai Ağabeyi de o kahramanlardan birisiydi. 1930 yılında Malatya’dan yola çıkarak yaklaşık bir asırlık dünya hayatını milletine, memleketine hizmetle geçiren Recai Kutan Ağabeyiyi 1970’li yıllarda tanıdım. Erzurum’da üniversite okurken bir grup arkadaşımla birlikte Vahdet adlı bir dergi çıkarıyorduk. Derginin küçük bir kısmını gönüllü abonelerimiz oluşturuyordu. Diğer önemli bir kısmını da; Erzurum, Kars, Sarıkamış ve Erzurum’un bazı ilçelerinde okullara dağıtıyorduk. Derginin baskı işlerini birkaç sayı aramızda topladığımız kendi paramızla bastık, fakat bir süre sonra gücümüz yetmedi, dergiyi çıkartamamakla yüzleştik. İşte bu sırada, aramızda Vahdet’i İstanbul’da MİLSAN’da basmak düşüncesi oluştu. Zaten dergiyi çıkarmak için başka çaremiz de kalmamıştı. Gidip Ankara’da Recai Ağabeyle görüştük. Hiç tereddütsüz, ücretsiz basmayı kabul etti. Uzun zaman Vahdeti İstanbul’da basarak trenle Erzurum’a taşıdık. Bu dergi 1980 yılındaki 12 Eylül darbesi ile birlikte kapatıldı ve yazı işleri müdürümüz olan merhum Ahmet Kara kardeşimizin tutuklanıp hapse atılmasıyla birlikte ömrünü tamamladı. Dünden bugüne Necmettin Erbakan'ın yakın çalışma arkadaşı Recai Kutan! 94 yıllık tarih 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni inşaat yüksek mühendisi olarak bitiren Recai Ağabeyi güleryüzlü, alçak gönüllü, hizmet aşığı bir kişilikti. Kendisini 1980’li yıllarda daha yakından tanıma fırsatı buldum. O yıllarda Vefa Yayıncılık dört dergi çıkarıyordu; İslam Mecmuası, İlim ve Sanat Dergisi, Kadın ve Aile Dergisi, Gülçocuk Dergisi. Bu dergilerin koordinatörlüğünü Zekeriya Karaman Bey yapıyordu. Merhum Raşit Küçük Hoca ve Yusuf Yazar muhteva ile ilgileniyorlardı. Yılmaz Bayat müessese müdürümüzdü. Zahid Akman, H.Hüseyin Ceylan, H.Ahmet Özdemir, Özkul Eren, Nazif Gürdoğan, Mehmet Hilmi Güler, Oman Acun, Ahmet Emre Bilgili, Osman Sarı, İsmail Kıllıoğlu, Serdar Yakar, Hasan Durmuş, Mustafa Sancar…ve daha birçok isimle birlikte dergilerin çıkarılmasında herbirimizin ayrı ayrı görevlerimiz vardı. Dergiler Topkapı’da MİLSAN’da basılıyordu. Recai Kutan Ağabeyi herkesle ayrı ayrı ilgilenir miydi, bilemiyorum, fakat, İstanbul’a geldiğinde ve zaman zaman da telefonla görüşürdük. Onu; iç güzelliğinin, manevi yanının sürekli gülen yüzünü aydınlatan tarafı ile hatırlıyorum. Unutulmaz en önemli yanlarından birinin mütevazi kişiliği olduğunu ve bunun da arkasında bir “Görünmeyen Üniversite” olduğunu biliyorum. Dergilerde çalışırken bir gün Aydın Menderes’le röportaj yapmak istediğimi, kendisinin bu konuda bana yardımcı olup, olamayacağını sordum. Memnuniyetle kabul etti ve kısa sürede bir görüşme ayarladı. Türkiye’nin en büyük kalkınma girişimi olan Güneydoğu Anadolu Projesinin (GAP) mimarı olan, parti kurucu başkanı olan, milletvekilliği ve bakanlık yapan, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde Malatya Kısım Mühendisi ve Başmühendisliği yapan, Diyarbakır Bölge Müdürü, DSİ Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunan, Türk Mühendislik Müşavirlik ve Müteahhitlik AŞ Genel Müdürlüğü, Temel Hak ve Hürriyetler Derneği Genel Başkanlığı, ESAM başkanlığı yapan bir insanın zaman ayırıp gülen yüzü ile sohbet etmesi nasıl unutulur ki? Rahmetli Erbakan Hoca'nın en güvenilir ve en yakın dava arkadaşlarından ve Milli Görüş çizgisinin en nazik ve en beyefendilerinden birisiydi. Milli Görüş çizgisindeki, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah Partisi ve Fazilet Partileri onun da içinde olduğu, görevlerde bulunduğu dönemlerde kapatılmıştı. Recai Ağabey bu sıralarda yaşanan sıkıntı ve acıları hep içinde yaşamış, gülen yüzünden bir şey eksiltmemişti. Dahası 12 Eylül darbesini, 28 Şubat felaketini yaşamış hapse atılmıştı, fakat o direncini hiç bir zaman yitirmedi ve Milli Görüş çizgisindeki yerini ve siyasete getirdiği yüksek seviyesini koruyarak yaşadı. “12 Eylül” adlı kitabında yaşadıklarını ve yaşananlarını anlatımından da bu seviye ve metaneti görmek mümkündür. Recai Ağabeyinin bütün bu yaşanan fırtınalı süreçlerdeki gücünün, yoldaşı ve dava arkadaşı Necmettin Erbakan’da da olduğunu müşahede edince, şuna inandım ki; onlardaki bu güç, sabır, direnç, metanet ve hatta nezahat, yani ruhun ve ahlakın temizliği ile beyefendice aynı yolda devam etmelerinin sebebi manevi dünyalarının zenginliğinden ve gücünden kaynaklanmaktadır. Recai Ağabeyi Türkiye’de enerji konusunda bilgisi ve birikimi olan ender simalardan birisiydi. Bir eli teknik ve sanayi dünyasında, bir eli siyasi alanda ve medya dünyasında olan ender şahsiyetlerden birisiydi. Ona bu perspektiften bakınca bugünkü Kanal 7 Medya grubunun, Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı olarak da Kanalın temellerini attığını görürüz. Vefatının hemen ardından bir çok medya organında kendisinden sitayişle söz edilmesi, rahmet dilenmesi onun her kesimle olan nazik iletişiminin bir sonucudur. Umuyor ve diliyorum ki; onun mücadelesi ve mücahedesi ülkemizin genç kuşaklarına örnek olur ve çok kıymetli hizmetleri sürekli hatırlanır. Ağabeyimize ve büyüğümüze Rabbımızdan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Millî Görüş camiamıza başsağlığı diliyorum. 
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2024 - Çarşamba
Ferman Karaçam

Recai Kutan; Bir Çınarımız Daha Ebedi Aleme Göçtü

Son yüzyılda ülkemizde yetişen en iyiler birer birer aramızdan ayrılıyor. Gidenlerin ardından bıraktıkları boşlukların dolup dolmadığına zahirden bakınca pek de olumlu düşünemiyoruz.
O sebeple “önden giden her iyi atlının” peşinden buruk ve hüzünlü bir kalple bakıp bakıp üzülüyoruz.
Üzülerek ve içimize akıttığımız gözyaşları ile bir çınarımızı daha reca ve umut ile ebediyetin huzurlu kollarına bıraktık.
Recai Kutan Ağabeyi de uğurluyoruz bugün.



Gençler pek bilmezler; ama, öğrenmek isteyen gençlerimize söyleyeyim; Bir günlük yiyecek yarım kuru tayinlerle ve giyecek altı delikli çarıklarla savaşarak muzaffer olmuş bu milletin, bitmiş olan ekonomisini canlandırıp ayağa kaldıran isimsiz evlatları olmasaydı, bugün sizler, her an sıcak suyu akan, elektriği yanan, iki kişilik lüks yurt odalarınızda üniversite okuyamazdınız.

Bugün eğer modern binalarda barınıyor ve eğitim görüyorsanız, biliniz ki o refah içindeki yaşantınızın her santimetre karesinde nice isimsiz kahramanların emeği ve alınteri vardır.

Recai Kutan nasıl biriydi? 'Gençler tanımalı ve örnek almalı'Recai Kutan nasıl biriydi? "Gençler tanımalı ve örnek almalı"


İşte bugün ebediyete uğurladığımız Recai Ağabeyi de o kahramanlardan birisiydi.
1930 yılında Malatya’dan yola çıkarak yaklaşık bir asırlık dünya hayatını milletine, memleketine hizmetle geçiren Recai Kutan Ağabeyiyi 1970’li yıllarda tanıdım.
Erzurum’da üniversite okurken bir grup arkadaşımla birlikte Vahdet adlı bir dergi çıkarıyorduk.

Derginin küçük bir kısmını gönüllü abonelerimiz oluşturuyordu.
Diğer önemli bir kısmını da; Erzurum, Kars, Sarıkamış ve Erzurum’un bazı ilçelerinde okullara dağıtıyorduk.



Derginin baskı işlerini birkaç sayı aramızda topladığımız kendi paramızla bastık, fakat bir süre sonra gücümüz yetmedi, dergiyi çıkartamamakla yüzleştik.
İşte bu sırada, aramızda Vahdet’i İstanbul’da MİLSAN’da basmak düşüncesi oluştu.
Zaten dergiyi çıkarmak için başka çaremiz de kalmamıştı.

Gidip Ankara’da Recai Ağabeyle görüştük.
Hiç tereddütsüz, ücretsiz basmayı kabul etti.
Uzun zaman Vahdeti İstanbul’da basarak trenle Erzurum’a taşıdık.

Bu dergi 1980 yılındaki 12 Eylül darbesi ile birlikte kapatıldı ve yazı işleri müdürümüz olan merhum Ahmet Kara kardeşimizin tutuklanıp hapse atılmasıyla birlikte ömrünü tamamladı.

Dünden bugüne Necmettin Erbakan'ın yakın çalışma arkadaşı Recai Kutan! 94 yıllık tarihDünden bugüne Necmettin Erbakan'ın yakın çalışma arkadaşı Recai Kutan! 94 yıllık tarih

1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni inşaat yüksek mühendisi olarak bitiren Recai Ağabeyi güleryüzlü, alçak gönüllü, hizmet aşığı bir kişilikti.
Kendisini 1980’li yıllarda daha yakından tanıma fırsatı buldum.

O yıllarda Vefa Yayıncılık dört dergi çıkarıyordu; İslam Mecmuası, İlim ve Sanat Dergisi, Kadın ve Aile Dergisi, Gülçocuk Dergisi.

Bu dergilerin koordinatörlüğünü Zekeriya Karaman Bey yapıyordu.
Merhum Raşit Küçük Hoca ve Yusuf Yazar muhteva ile ilgileniyorlardı.
Yılmaz Bayat müessese müdürümüzdü.

Zahid Akman, H.Hüseyin Ceylan, H.Ahmet Özdemir, Özkul Eren, Nazif Gürdoğan, Mehmet Hilmi Güler, Oman Acun, Ahmet Emre Bilgili, Osman Sarı, İsmail Kıllıoğlu, Serdar Yakar, Hasan Durmuş, Mustafa Sancar…ve daha birçok isimle birlikte dergilerin çıkarılmasında herbirimizin ayrı ayrı görevlerimiz vardı.
Dergiler Topkapı’da MİLSAN’da basılıyordu.

Recai Kutan Ağabeyi herkesle ayrı ayrı ilgilenir miydi, bilemiyorum, fakat, İstanbul’a geldiğinde ve zaman zaman da telefonla görüşürdük.

Onu; iç güzelliğinin, manevi yanının sürekli gülen yüzünü aydınlatan tarafı ile hatırlıyorum.



Unutulmaz en önemli yanlarından birinin mütevazi kişiliği olduğunu ve bunun da arkasında bir “Görünmeyen Üniversite” olduğunu biliyorum.

Dergilerde çalışırken bir gün Aydın Menderes’le röportaj yapmak istediğimi, kendisinin bu konuda bana yardımcı olup, olamayacağını sordum.

Memnuniyetle kabul etti ve kısa sürede bir görüşme ayarladı.


Türkiye’nin en büyük kalkınma girişimi olan Güneydoğu Anadolu Projesinin (GAP) mimarı olan, parti kurucu başkanı olan, milletvekilliği ve bakanlık yapan, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde Malatya Kısım Mühendisi ve Başmühendisliği yapan, Diyarbakır Bölge Müdürü, DSİ Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunan, Türk Mühendislik Müşavirlik ve Müteahhitlik AŞ Genel Müdürlüğü, Temel Hak ve Hürriyetler Derneği Genel Başkanlığı, ESAM başkanlığı yapan bir insanın zaman ayırıp gülen yüzü ile sohbet etmesi nasıl unutulur ki?

Rahmetli Erbakan Hoca'nın en güvenilir ve en yakın dava arkadaşlarından ve Milli Görüş çizgisinin en nazik ve en beyefendilerinden birisiydi.

Milli Görüş çizgisindeki, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah Partisi ve Fazilet Partileri onun da içinde olduğu, görevlerde bulunduğu dönemlerde kapatılmıştı.
Recai Ağabey bu sıralarda yaşanan sıkıntı ve acıları hep içinde yaşamış, gülen yüzünden bir şey eksiltmemişti.

Dahası 12 Eylül darbesini, 28 Şubat felaketini yaşamış hapse atılmıştı, fakat o direncini hiç bir zaman yitirmedi ve Milli Görüş çizgisindeki yerini ve siyasete getirdiği yüksek seviyesini koruyarak yaşadı.



“12 Eylül” adlı kitabında yaşadıklarını ve yaşananlarını anlatımından da bu seviye ve metaneti görmek mümkündür.

Recai Ağabeyinin bütün bu yaşanan fırtınalı süreçlerdeki gücünün, yoldaşı ve dava arkadaşı Necmettin Erbakan’da da olduğunu müşahede edince, şuna inandım ki; onlardaki bu güç, sabır, direnç, metanet ve hatta nezahat, yani ruhun ve ahlakın temizliği ile beyefendice aynı yolda devam etmelerinin sebebi manevi dünyalarının zenginliğinden ve gücünden kaynaklanmaktadır.


Recai Ağabeyi Türkiye’de enerji konusunda bilgisi ve birikimi olan ender simalardan birisiydi.

Bir eli teknik ve sanayi dünyasında, bir eli siyasi alanda ve medya dünyasında olan ender şahsiyetlerden birisiydi.

Ona bu perspektiften bakınca bugünkü Kanal 7 Medya grubunun, Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı olarak da Kanalın temellerini attığını görürüz.

Vefatının hemen ardından bir çok medya organında kendisinden sitayişle söz edilmesi, rahmet dilenmesi onun her kesimle olan nazik iletişiminin bir sonucudur.
Umuyor ve diliyorum ki; onun mücadelesi ve mücahedesi ülkemizin genç kuşaklarına örnek olur ve çok kıymetli hizmetleri sürekli hatırlanır.
Ağabeyimize ve büyüğümüze Rabbımızdan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Millî Görüş camiamıza başsağlığı diliyorum. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenidevirhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.