Ana Hayat Yasamız olan Kur’an-ı Kerim Anayasamız; hayatımızın ölçüsü yani ilkesi olarak gönderildiği için paha biçilmez ve ölçü manalarına gelen Kadr Gecemiz mübarek olsun!
Dualarımız, Sadaklarımız, hayırlarımız ve diğer ibadetlerimiz Allah’ımıza yeniden kulluğumuzu ve şükrümüzü arttırmaya vesile olsun!
“Ve yine bir vakit Rabbınız Allah şöyle ilan edip duyurmuştu ve buyurmuştu: (Ey Müminler!) Eğer emirlerime boyun eğerek Bana şükrederseniz, size verdiğim nimetleri kat kat artıracağım; ama eğer nankörlük ederseniz, bilin ki Benim azâbım çok çetindir!” (İbrahim S.7 Ayet-i Kerime) İlahi mesajında belirtilen müjdelerden ve uyarılardan uzaklaşıp dünya’ya, nefislerimize ve kullara kul olalı, Allah’ımıza şükrü (teşekkürü) terk edip, nankörleştikçe başımıza gelen ve gelmeye devam eden maddi ve manevi bela ve musibetler içinde azab çekmeye devam ediyoruz!
Allah’ımızın sayısız nimetlerine şükür lafla teşekkür değildir! Bilhassa Biz Müslüman kullarına lutfettiği nimetlerin gereğini yerine getirmektir şükür yani teşekkür!
İnsan olma nimetinin şükrü Allah’ımıza kulluktur! Kâfirlere ve hayvanlara farz değil!
Akıl nimetinin teşekkürü namazdır ve Secdedir! Delilere farz değil!
Sağlık nimetinin teşekkürü oruçtur hastalara farz değil!
Mal servet nimetinin şükrü zekâttır! İnfaktır! Fakirlere farz değil!
Din, devlet ve vatan nimetinin teşekkürü “Din-ü Devlet, Mülk-ü Millet Muhafazası!” için el ele birlikte kardeşçe tefrikaya düşmeden ve birbirinin kuyusunu kazmadan Hak ve Adalet ilkelerinden sapmadan İlmi, Ticari ve Siyasi Mücadeledir!
Münafık ve Kafir Hainlere farz değil!
Aile nimetinin şükrü; İmani, ahlaki ve edebi değerlere sahib çıkıp nesillerimizin ıslahı için, ahlaki, ilmi maddi ve manevi her türlü tedbirleri almaktır!
Vatan, aile ve mukaddesat düşmanlarına farz değil!
Hak ve Adalet nimetinin şükrü; aile ve devlette her türlü haksızlıktan, kayırmacılıktan ve zulümden uzaklaşan bir idareyi oluşturmaktır!
Zalimin karşısında mazlumların yanında durabilmektir teşekkür!
Zalimlere ve gasıplara farz değil!
Başımıza gelen bela, musibet ve hezimetlerde onu bunu başkalarını suçlama hastalığını bırakıp hataları nefislerimizde arayıp pak bir tövbeyle islah yoluna giderek yeniden samimi şükürle ve izzetle Allah’ımıza kulluğa dönmeliyiz!
Maddi imkânların ve iktidarın verdiği rehavet, şımarıklılık, saçıp savurma, israf, nankörlük ve vurdumduymazlık hastalıklarıyla oluşan Filistinzede, Nafakazede, Nikahzede, Fetözede, Faizzede, İmarzede, Modazede esrar ve eroinzede, gibi zalim düzenlerin kurbanı milyonlarca zavallı mazlumlara ve mağdurlara duyarsızlık ve ilgisizlik mikroplarını Hak, adalet, ehliyet, liyakat, emanet meşveret, sohbet, sevgi, saygı, merhamet, uhuvvet, ölüm ve ahiret ilaçlarıyla tedavi edebilirsek üzerimizdeki şükürsüzlük azabı ilahisi mutlaka kalkacak ve yeniden Rahmeti ve Nusret’i ilahi tekrar artarak tecelli edecektir İnşallah!
İktidarımızı ve Milli Muhalefetimizi yıllardır; “Halkımızın Sandık İhtilali, darbeci eşkıya kuvvetlerinin silahlı ihtilallerden daha acı ve daha kötüdür!” gerçeğini yazılı ve sözlü haykırarak uyardık! Her dönem halkımızın verdiği uyarı derslerine hamasi nutuklar dışında yeterli maddi ve manevi tedbir alamadık! Hasbi kadroların yerine bazısı hesabi olan ama çoğu yorgun kadrolarla yola devamda ısrar edilince tarih aynı derslerle acı bir şekilde tekrar tekerrür etti!
Şimdi, laf değil af ve eylem zamanı!
Şimdi birlik ve dirlik zamanı!
Şimdi geçmişi unutup, milli çizgideki siyasi tüm partilerle ittifak zamanı!
Ve şimdi hesabi ehil, emin ve sadık kadrolarla yola devam zamanı!
Şimdi artık bilmediğimizi bilme zamanı!
Ve şimdi acılı derslere acil tedbir zamanı!
Allah’ım!
İkram ettiğin sayısız ve sonsuz nimetlerinin en büyüğü din, adil devlet, vatan, can, namus, bereket, birlik ve kardeşlik nimetlerinden biz Müslüman kullarını hata ve yanlışlıklarımız sebebiyle mahrum eyleme. Amin! Duasıyla ve yakarışıyla Allah’ımıza emanet olunuz kardeşlerim!